Depo Temizliği

01.11.2014 15:04

"Musluk suyunun binalara girdikten sonra kirlendiği" görüşüne katıldığını belirten Hapçıoğlu, binaların çoğunda depoların dezenfekte edilmediğini, eski metal borularda mikroorganizmaların üreyebildiğini söyledi.

Hapçıoğlu, suyun sertliğinin insan sağlığına zararı olmadığını ancak lezzet açısından fark yarattığını, İstanbul şebeke suyunun da orta sertlikte olduğunu söyledi.

Cam damacana kullanımının da bu suların sağlıklı olması açısından çok etkili olmayacağını belirten Hapçıoğlu, şöyle devam etti: "Dünya Sağlık Örgütü içme ve kullanma suyunun aynı özelliklere sahip olması gerektiğini söylüyor. Havza çevresinde kimyasal kirlilik söz konusu değilse şebekeye verilen su bugün itibarıyla temiz. Ben evimde akan suyu içiyorum. Zaten suda bir sorun varsa diş fırçalarken, yıkanan sebzelerden ya da banyo sırasında sizi etkileyecektir. Tarım ilaçlarıyla suların kontamine olması gibi ciddi bir problem var ancak bu yer altı sularına da bulaşabilir. Damacana suları da bunlardan etkilenebilir."

Kamunun, binaların kapısına kadar suyun sağlıklı olmasına ilişkin sorumluluğu aldığını, sonrasına ise karışmadığını bildiren Hapçıoğlu, "Belediye binalardan 6 ayda bir su tetkiklerini isteyebilir. Depo temizliğinin yapıldığına dair belge sunulmasını talep edebilir. Suyun başına ne geliyorsa evlere girdikten sonra geliyor" diye konuştu.

Hapçıoğlu, mevcut durumda en ucuz ve kolay dezenfektanın klor olduğunu, kanser riskinin de yüzbinde 1 olması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul gördüğünü kaydetti.